güvenlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güvenlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
31 Mart 2014 Pazartesi
pfSense Güvenlik Duvarı Kural Girme ve Konfigürasyonu 2
Ulusal Bilgi Güvenliği Kapısında yayınlanan diğer yazının devamı niteliğinde olana yazıma buradan erişebilirsiniz.
24 Mart 2014 Pazartesi
pfSense Güvenlik Duvarı Kurulumu ve Konfigürasyonu 1
Ulusal Bilgi Güvenliği Kapısında yayınlanan yazıma buradan erişebilirsiniz.
9 Kasım 2013 Cumartesi
Dosya ve Parola Saklamak için Son Kullanıcıya Yönelik Ücretsiz Güvenlik Uygulamaları
Günümüzde her bilgisayar kullanan insanın saklama ihtiyacı hissettiği belge fotoğraf vb kişisel dokümanları oluyor. Buna ilaveten, interneti aktif kullanan ya da bir sistem vs yöneten kişilerin de saklaması gereken parolaları oluyor. Birden fazla parola olunca bunların hepsini akılda tutmak her insan için kolay olmasa gerek bu yüzden insanlar akıllarında belirli algoritma oluştururarak hatırlamaya çalışıyor ki bu herkes için kolay olacak birşey değil. Saklaması gereken kimilerin de ise durum daha da vahim, bu kişiler yaş grubu ve bilinçli olması durumuna göre, masasına yapıştırdığı kağıda yazmaktan tutunda, A4 kağıdına yazıp çekmecede saklamaya (ki genelde yoğun kullananlar masa üzerinde unutuyor) ya da biraz daha gençler de excel yada word dokumanlarına yazarak bilgisayarların da saklamayı tercih ediyorlar. Bu durumlar da çok ciddi güvenlik zaafiyeti oluşturuyor.
Bu yazıda yukarıda bahsettiğim zaafiyetleri önlemek adına, açık kaynak (open source) kodlu ücretsiz dağıtılan iki programdan bahsedeceğim. Bunlardan birtanesi saklama ihtiyacı hissetiğiniz ama açıkta kalan dokumanlarınızı şifreli ortamda saklamanızı sağlayacak olan TrueCrypte programı ile parolalarınızı saklama da kullanabileceğiniz pratik bir uygulama olan KeePass programı.
Kurulum ve kullanıma geçmeden önce şunu belirteyim, bu programları kullandıktan sonra herşey halloldu, yüzde yüz güvenliği sağladım vs diye sakın ha sakın düşünmeyin ki kaş yaparken göz çıkartmayalım sonra, ama eskiye nazaran daha güvende olduğunuzu söyleyebiliriz.
İlk olarak TrueCrypte programının kurulumunu ve kullanımını anlatacağım. Bu programı http://www.truecrypt.org/downloads linkinden indirebilirsiniz. (Kendi sitesinden indirmeniz güvenliğiniz için önemlidir.) Kurulum ve kullanım videosunu izlemek için linki kullanabilirsiniz.
Parolalarınızı saklamak için kullanabileceğiniz KeePass programını yine kendi sitesinden http://keepass.info/download.html adresinden indirmeniz önemle önerilir. Bu programı nasıl kurulduğunu ve kullanımını öğrenmek için bu videoyu izleyebilirsiniz.
26 Aralık 2012 Çarşamba
Hangi işletim sistemi daha güvenli? Windows mu Linux mu?
İşletim sistemleri yazılımcılar
tarafından tasarlanan sistemlerdir. “Hatasız kul olmaz.” kaidesi onlar için de
geçerlidir. O zaman diyebiliriz ki hatasız işletim sistemi olmaz. Hiç kimse
çalışan bir işletim sisteminin yüzde yüz güvenli olduğunu iddia edemez.
İlk olarak inceleyeceğimiz iki
işletim sisteminin dünyadaki kullanım oranlarına bakalım. Dünyanın genelinde
işletim sistemi kullanım oranına bakarsak, %90-93 lük bir kısmı Windows işletim
sistemi kullanırken %0,5-1,0 lik bir kitle Linux işletim sistemini tercih
ediyor.( http://statcounter.com/’daki
verilere göre) Bunun yanında her geçen gün Linux kullanıcı sayısının arttığını
belirtmek gerekir.
Windows işletim sistemi
kullanıcısının çok olması kötü niyetli kişilerin ilgisini Windows’taki
açıklıklara yöneltiyor. Buna ilaveten Windows’un ücretli olması da korsanların
dikkatini çeken diğer bir neden. Durum böyle olunca Windows için yazılan
virüslerin, solucan vb kötü niyetli yazılımların sayısı oldukça fazla oluyor,
bu da güvenlik riskini artırıyor.
Windows’u güvensiz kılan bir diğer
etkende Windows ve yüklediğimiz programlar sistem dosyalarına kolayca
erişebilir ve bunları değiştirebilir çünkü Windows işletim sistemi bu yetkiyi
veriyor. Sistem dosyalarında yapılan değişikler ya da onları silmek işletim
sisteminizin ciddi zarar görmesine ya da göçmesine neden olur. Olaya birde
yayılma açısından bakarsak Windows’ta işlerin daha da kötüye gittiğini
görebiliriz. Windows işletim sistemimizi ele geçiren bir bilgisayar korsanı ağımızdaki
diğer bilgisayarlara da sızabilir ve ya arkadaşlarımızın bilgisayarlarına da
e-posta yoluyla bulaşabilir ve onlara da aynı zararları verebilir.
Microsoft firmasının ekonomik ve
teknik destek gücü ve ya onlar için anti-virüs programı yazan büyük firmalar bu
işletim sisteminin güvenliği için uğraşıyor. Yani Windows’un güvenliği için
ciddi bir destek veriliyor. Windows için güvenlik duvarları vb koruma
yöntemleri geliştiriliyor ama tüm desteğe ve güvenlik önlemlerine rağmen
bilgisayar korsanlarını tamamen durdurmak mümkün olmuyor her geçen gün yeni
açıklıklar buluyorlar.
Linux’a bakacak olursak kullanıcı
kitlesinin az olmasından dolayı kötü niyetli kişilerin çok fazla ilgilenmemesi
şimdilik bir artı olarak görülebilir. Ama son yıllardaki Linux kullanıcısının
artmasından dolayı onun için de virüsler yazılmaya başlandığını söyleyebiliriz.
Linux’u güvenli kılan önemli etken
kullanıcı sayısının az olmasından ziyade yönetici yetkisi olmadan gizli bir iş
yapılamaz sistem dosyalarına zarar verilemez ya da bir program kurulamaz
olmasıdır. Dahası eğer birisi bizim şifremizi(yönetici şifresi ile her şey
yapılabilir) ele geçirmiş olsa bile sadece bize zarar verebilir ama çevremizdekilere
zarar vermek için yayılamaz. Ayrıca
dosya ve klasör izin sisteminin Linux işletim sisteminde kullanıcı/grup temelli
olarak okuma/yazma/çalıştır gibi çeşitli türde yetki verilebilir. Bu yönden
Linux’un daha güvenli olduğunu savunabiliriz.
Windows işletim sistemi ve onun için
yazılan programlar kapalı koddur, ancak
Linux ise bunun aksine açık koddur. Yani
Linux’ta neler olup bittiğini görebiliriz ama Windows kapalı kutu olduğu için
içerde neler yapıldığını bilmiyoruz. Linux’un şeffaf olması güvenlik adına bir
artıdır çünkü kimse Windows’un arka planda bizi takip etmediğini yaptıklarımızı
kayıt altına almadığını iddia edemez.
Linux’un özgür bir yazılım olması
arkasında bir patron olmaması onun sahipsiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine
Linux’un arkasında on binlerce gönüllü olan uzman, amatör bir sürü yazılımcı var,
hatta destekleyen bir sürü ciddi firmalarda var. Bu yüzden bir sürü insan açık
kodlu bu sistemi inceleyebiliyor gelişmesine yardım ediyor. Daha fazla göz daha
fazla hata görür, bu yüzden de Linux’ta açıklık daha az diyebiliriz.
Linux güvenlik adına bir artıyı da
program depolarından dolayı kazanıyor. Eğer bir program indireceğimiz zaman bu
depolardaki programcılar tarafından kontrol edilmiş programları indirirsek
virüs bulaşma tehlikesinden korunmuş oluruz. Windows’ta ise herhangi bir
siteden program indirme olanağı var. Bu nedenle programı indirirken ya da
kurarken sisteme virüs bulaştırma ihtimali çok daha yüksektir.
03.09.2012
Recep Özbay
Kaynaklar
Facebook’da bir üyeyi bekleyen bilgi güvenliği ve mahremiyeti (information security and privacy) tehlikeleri neler olabilir?
Yaklaşık
955 milyon üyesi olan Facebook’un kullanıcılarının birçoğu karşılarındaki bilgi
güvenliği ve mahremiyeti tehlikelerinden habersiz. Bu yazıyı yazmamızın amacı Facebook
kullanıcılarını bu tehlikelerden haberdar etmek ve önlem almalarını sağlamak.
Facebook
kullanıcılarını bekleyen tehlikeleri kullanıcılardan kaynaklanan tehditler ve
Facebook’taki teknik açıklıklardan kaynaklanan sorunlar olarak iki başlık
altında inceleyebiliriz.
İlk olarak sorunların önemli bir kısmını
oluşturan bilinçsiz kullanıcılardan bahsedelim ve başlarına gelebilecek ya da
sebep olabilecekleri tehlikelere bakalım. Bilinçsiz kullanıcıların hiç
düşünmeden kendileri hakkında paylaştıkları bilgiler ve arkadaşları bilinçli
kullanıcı olsa dahi onlar hakkında paylaştıkları bilgiler sosyal mühendislik
yapacak dolandırıcılar için çok güzel bir bilgi havuzudur. Ortamdan gerekli
bilgiyi toplayan hırsızlar kişilere özel tuzaklar hazırlıyor ve onlar hakkında
bilgi sahibi oldukları içinde o bilgiler sayesinde kurbanlarını ikna edip
dolandırıyorlar. Facebook kullanıcıları bu kötü niyetli kişilere fırsat
vermemek için gizlilik ayarlarını çok iyi yapmalılar ve çok iyi tanımadıkları
kişileri arkadaş sayısını artırma adına eklememelidirler. Bundan başka kişinin
paylaştığı siyasi/ideolojik güncellemeler hayatının ilerleyen zamanlarında iş
başvurusu vb durumlarda aleyhinde kullanılabilir.
Facebook’un
yeni uygulamalarından biri olan “Abone Ol” düğmesi sayesinde arkadaşı
olmadığınız kişilerin de güncellemelerini de takip edebilirsiniz ya da birileri
sizin güncellemelerinizi takip edebilir. Bu yüzden kişisel bilgilerinizi
paylaşırken bilginin özel olmasına göre paylaşımı görebilecek kitleyi
sınırlandırmanız gerekmektedir aksi takdirde size özel olan bilgileri
arkadaşlarınız dışındaki kişilere yani abonelerinize açmış olursunuz.
Facebook
kullanıcıları gizlilik ayarlarını yaptıkları için kendilerini güven içinde
hissedebilirler ki bir nebze de olsa doğru sayılır fakat site üzerinde çalışan
uygulamaları kullananlar hariç! Çünkü uygulamaları çalıştırmadan önce bizden
istenen onaylarda birçok şeye izin veriyoruz. Örneğin arkadaş listemize,
kişisel bilgilerimize vb bir sürü hesap bilgilerimize ulaşmalarına, bizim
adımıza başkalarının duvarlarında paylaşımda bulunmalarına izin veriyoruz ve bu
izinler sayesinde bilgi mahremiyeti tehlikesiyle karşı karşıya kalıyoruz.
Yukarıda
örneğini gördüğümüz gibi diğer uygulamaların hepsinde bazı izinler veriyoruz ve
bu izinler de güvenlik açığı oluşmasına sebep oluyor.
Facebook’taki bir diğer
sorun ise “Beğen” hırsızlığı yani “Like” jacking. Bu aldatmaca sahte(fake)
videoların ve fotoğrafların altına ya da bilindik sitelere yerleştirilen “Beğen” butonlarıyla yapılıyor. Siz hoşunuza
giden bir videoyu beğenmek için tıkladığınızda gerçekte arka planda saklı olan
link çalışıyor ve sizin isteğiniz ve bilginiz dışında başka bir işlem
gerçekleşiyor. İşin daha da kötü tarafı beğendiğinizi düşündüğünüz video ya da
resmin duvarınızda paylaşılması sonucu arkadaşlarınız ve onların arkadaşları
arasında hızla yayılmasını sağlıyor. Facebook’un “Beğen” butonunu istediğiniz
yerde kullanmanıza izin vermesi de bu tehlikeyi artırıyor.
Facebook
üyelerinin bilinçsiz kullanımı ya da farkında olmadan likejacking vb
yöntemlerle avlanması dışında birde Facebook’taki teknik açıklıklardan
kaynaklanan bilgi mahremiyeti tehlikeleri de var. Bu açıklıklar sayesinde
kişilerin hesap bilgileri ele geçirilebiliyor ya da arkadaşı olmayan kişiler
fotoğraflarına ulaşabiliyor. Bu güvenlik açıklıkları ortaya çıktıktan sonra
Facebook tarafında kapatılıyor ama iş işten geçmiş oluyor ki zaten bu son
açıklık olmuyor zaman içinde yeni bir gizli giriş kapısı bulunuyor.
Üyeleri bekleyen diğer bir tehlike de kimlik
hırsızlığı saldırısı(pnishing) yöntemi. Kullanıcılara facebook chat programı
üzerinden içinde hileli URL bulunan bir mesaj gönderiliyor ve linki tıklayan
kullanıcını karşısına iframe içindeki saklı giriş formu çıkıyor. Bu yöntemle
bir sürü kullanıcının bilgileri ele geçirilmiştir.
Özetlemek
gerekirse facebook üyeleri gelecek günlerde bilgi mahremiyeti sorunu yaşamak istemiyorlarsa
çok özel bilgilerini resimlerini vs facebook vb sanal ortamlarda paylaşmamaları
gerekmektedir. Paylaştıkları güncellemeleri de kimlerin görebileceği konusunda
dikkatli ve hassas olmalıdırlar.
01.09.2012
Recep Özbay
Recep Özbay
Kaynaklar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)